Abim evlendi ve anam onların evinde kalıyor. Gelin, anama Müslmana yakışmayan sözler soyledi. Bunun için abime ağır sözler söyledim. Abim eşiyle kavga etti, sonra da gelin telefon açıp özür diledi. Burda Müslüman'a yakışan tavır nedir?
Ortada bir sorun var. Burada yapılması gereken şey, sorunu doğru teşhis etmek ve çözerken doğru yöntemler kullanmaktır.
Siz sorunu tespit ve teşhis etmişsiniz. Ancak tedavi ederken yanlış yöntem kullanmışsınız. Yöntem yanlış olunca, sonuç da yanlış olur. Yanlış yöntemler ile sorunlar daha da içinden çıkılmaz hale geliyor.
"Burada Müslümana yakışan tavır nedir?" diye sormuşsunuz. Bu sorunuza cevabımız şudur:
Müslümanca davranmak ve sorunu Müslümanca çözmektir. Yani Hazreti Peygamber (asm)'in, sorunları çözme yöntemlerini kullanmaktır.
Siz sizden büyük olan abinize kızdığınızı söylüyorsunuz. Abiniz sizin sözleriniz ile gaza geliyor ve o da eşine kızıyor.
Peki bu şekilde sorun çözüldü mü, yoksa çıkmaza mı girdi? Artık bu aşamadan sonra, insan insana oturup konuşma hakkınızı da sıkıntıya sokmuş oluyorsunuz. Zira bu aşamadan sonra insanın birbirine bakacak yüzü kalmıyor ki, rahat rahat konuşulabilsin.
Peki, Peygamberimiz (asm), sahabeler ve eşleri ile sorun yaşarken, kızıp, bağırarak mı sorunları çözerdi; yoksa konuşarak mı?
Ebu Cehil ile bile defalarca konuşma yollarını deneyerek ona ulaşmak istedi.
Firavun azıtmaya başlayınca, Allah, Hz. Musa (as)'ı ona gönderiyor ve (mealen) "Git onunla yumuşak konuş, belki öğüt alır veya korkar." diyor:
"Firavun'a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar."(Taha, 20/43, 44)
Firavun ile dahi bir sorun olursa, konuşmak ve hatta yumuşak konuşmak gerekiyorsa, abimiz veya gelinimiz ile neden bağırarak ve hakaret ederek konuşuyoruz?
Herkesin bir yumuşak tarafı vardır; orayı tespit edip, o tarafından yaklaşabiliriz. Zira, insan yüz kapılı bir saraya benzer, doksan dokuz kapısı kapalı ve bir kapısı açık olsa, yine o saraya girilir ve arkadan diğer kapılar da bir bir açılır. Müslüman kişi, ferasetini kullanır ve o açık olan kapıyı tespit etmeye çalışır.
Siz gelininizin evine giderken, ona güzel bir hediye alsanız ve saygı gösterseniz ve annenizin durumunu da anlatarak irtibat kursanız, daha doğru ve mantıklı bir yol olmaz mı?
Nitekim anne sizin annenizdir, gelinin annesi değildir. Ve İslam hukukuna göre de gelin annenizin hizmetini de görmek zorunda değildir.
Siz de bunları dikkate alarak, onunla konuşsanız... Mesela; "Annem yaşlıdır, hizmet ihtiyacı vardır ve sizin de anneme bakma zorunluluğunuz yoktur. Ama buna rağmen anneme bakıyorsunuz. Hakkınızı helal edin. Size zahmet veriyoruz." deseniz ve zaman zaman da telefonla arayıp teşekkür etseniz, acaba netice değişmez mi?
Gelinin, annenize saygı duymasını bekliyorsanız, siz de geline saygı duyacaksınız. Kimse kimseye baskı yaparak saygılı hale gertiremez. Hem geline baskı yapacaksınız hem de saygı ve hizmet bekleyeceksiniz?
Siz olsanız bu durumda ne yapardınız? Gelinin yaptığından başka bir şey yapmazdınız sanırım. Çünkü zorla güzellik olmaz...
Siz tavrınızı değiştirmeden, sonucun değişmesini beklemeyin. Çünkü sonuçları belirleyen şey, süreçte takip edilen yöntemlerdir. Yanlış ilaç ile doğru tedavi olmaz...
Sorularla Aile
Yazar :
Sorularlaaile.com
Kategori :
Kayın Aile ve Gelin
Okunma Sayısı
8,682
Yorum ve Benzer İçerikler
Yorum bulunamadı! Bu içeriğe henüz hiç yorum yapılmamıştır. İlk yorumu siz yapabilirsiniz!
- 1 (11)
- ››